Vahşetle akıtılan kanla sulanan bahçede, dostluk ve barış çiçeği yetişmiştir.
Yıllar önce işim dolayısıyla Türkiye’de birçok şehri gezme fırsatım oldu. Her şehrin bende bıraktığı derin izler kalmıştır. Ve her şehir, bazı duygularımı ön plana çıkarmıştır. Ben de şehrin bıraktığı etkileri kaleme almıştım.
HÜZÜNLER KENTİ: ÇANAKKALE
Akçakoca, benim için Işıklar kenti idi… Mustafa Suphi’yi neden çağrıştırdığını hala çözmüş değilim… Konya Karapınar, Gölgeler kenti… Torosların İç Anadolu Ovasına bakan ağaçsız şehirler, görünmez kentlerdi… Kimi kentler, gözyaşıyla yıkanmış, kimi kentler acıyla yoğrulmuştu… Adana mevsimlerini kaybetmiş kentler arasındaydı.
Çanakkale’ye girer girmez içimi bir hüzün kaplamıştı. Dağı, taşı, çiçeği ve gökyüzüyle bu denli hüznü çağrıştıran başka bir şehir yoktu.
Güneşin parlak ışıkları bile hüzünlüydü. O nedenle Çanakkale zihnimde ve duygusal dünyamda “Hüzünler Kenti” olarak kaldı.
*
ASYA’NIN GİRİŞ KAPISI
Çanakkale…. Bir şehir… Bir bölümü Avrupa, diğer bölümü Asya’da… Atlaslara göre sadece bir şehir. İşte bu küçücük Alanda yapılan bir savaşın, Asya ve Avrupa devletlerinin tarihini ve haritasını değiştireceğini çok az sayıda insan hesap edebilmişti.
Çünkü zorlanan ve kırılarak geçmesi düşünülen sadece Çanakkale Boğazı değil, Asya’nın giriş kapısıdır.
Arası bir asrı geçmesine karşın savaşın etkileri çoğalarak devam etmektedir.
ÇANAKKALE’DE ADANALILIK RUHU
Bu coğrafyada yaşayan her insanın Çanakkale’de bir parçası kalmıştır. Hatta dünyada bir çok ailenin bir parçası oradadır.
Saldırganlara karşı onurlu bir duruşun destanı olan Çanakkale’de Adana ne kadardır?
Orada teknik olarak 125. Alay olarak bilinen ancak “Adana Alayı” olarak tarihe geçen birliğin öyküsü ilk kez mercek altına alınmıştır. Bu değerli çalışmayı yapan araştırmacı yazar Ahmet Erdoğdu eserin giriş bölümünde:
“125. Alay gibi Çanakkale’de çarpışan bütün askerler ölümü göze alıp bize Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolu açtılar. Bugün biz bayrağımız altında, bağımsız hür olarak yaşıyorsak bunu o kahramanlara borçluyuz” demektedir.
Sayın Erdoğdu bu eseri yazmak için Çanakkale’ye taşınmış ve orada beş yıl kalmıştır. Savaş alanını adım gezmiş, görmüş, fotoğraflamış ve içselleştirmiştir. Sanki o yılları yeniden yaşayarak dolaşmış ve notlarını almıştır.
Aramızdaki iletişim hiç kopmadı. Sürekli haberleşirdik. Yaptığı çalışmaların derinliğine yakından tanık olmuşumdur.
Sayın Erdoğdu bu çalışmayı yaparken yalnız değildi, teknik olarak Emekli General Mustafa Tutkun ve Emekli Piyade Albay Şaban Murat Armutak, eseri gözden geçirmiş, bilgi ve yorum olarak destek vermişlerdi.
Kullanılan her ifade orada yaşanan fedakârlıklara layık şekilde hassasiyetle seçilmişti.
E.General Mustafa Tutkun, eserin önsözünde:
“… Yazar bu kitap ile Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünün yazılmasına kaynaklık eden Çanakkale Ruhu’nun temel taşları arasında Çukurova’dan gelenlerin de teri ve kanının olduğunu vurgulamaktadır. Yine yazar bu kitabı ile tıpkı 125.Alaydakiler gibi tüm Osmanlı Coğrafyasındaki insanların sürece katkı sunduklarını vurgulamaktadır….”
İfadelerine yer vermiştir.
Yaptığı araştırmalar ile Adana Edebiyatına birçok eser kazandırmış olan Meral Sayın Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasından Emekli Viyolonseldir) kitabın editörlüğünü üstlenmiştir.
KANDA YEŞEREN DOSTLUK…
Çanakkale Savaşı, vahşi ve insanlık dışı bir savaştır. Burada akan kanların hesabı dahi yoktur. Ancak akan kanlar, dostluk bahçesinde barış çiçeklerinin yetişmesine neden olmuştur. Dünyada başka bir örneği var mıdır bilemiyorum.
Kitap hakkında görüşlerini bildiren, Adana Eski Milletvekili Sayın Ziya Yergök, kitabın kapağında:
“Çanakkale şehitliklerine, bugün de yurt içinden ve yurt dışından her yıl binlerce ziyaretçi gelmekte ve savaşta kaybettikleri evlatlarını anmaktadırlar. Atatürk’ün, Çanakkale’de ölen Anzak askerin annelerine hitaben 1934 yılında yazdığı mektup ise oldukça duygusal ve tam anlamıyla bir yüce gönüllülük şaheseridir. Bunu da ancak ömrünün büyük bir bölümünü vatan savunması için cephelerde geçirmiş büyük bir deha, savaşın ve barışın kahramanı Mustafa Kemal Atatürk yapabilirdi. İşte o mektup:
Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içerisinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedir ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır…”
diyerek, savaşın barışa nasıl hizmet ettiğini açıklamıştır.
TEŞEKKÜR BÖLÜMÜ
Çanakkale’de Adana Alayını bütün yönleriyle ele alan eser, birçok kişinin titiz çalışma ve çabalarıyla oluşmuştur. Sayın Erdoğdu bu çalışmada emeği geçenleri unutmamıştır. Özel olarak teşekkür bölümü ayırmıştır.
“125. Alay kitabımın araştırma safhasından bugüne bir çok kişiden destek gördüm, onlara minnettarım. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. A. Mete Tuncoku, Emekli General Mustafa Kemal Tutkun, Emekli Piyade Albay Şaban Murat Armutak, Emekli Kurmay Albay Fazıl Ulaşan, Merhum Şahin Aldoğan, Dr. Mithat Atamay, Dr. Barış Borlat, Onur Yurdal, Gürsel Akıngüç, Ahmet Yurttakal, Aslıhan Kervan, Baturhan Kaya, ve Gelibolu tarihi Alan kılavuzlarına ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.
Adana’dan katkıda bulunanlar; Av. Mehmet Ziya Yergök, Alpaslan Türkeş Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Ahmet Karataş, yine aynı üniversiteden Elektronik kaynaklar Sorumlusu Betül Yüksekbaş ve özlem Avcıoğlu’na…
Ayrıca kitabın basım aşamasında desteğini esirgemeyen Halil Avcı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu başkanı Sayın Halil Avcı’ya, kitabın grafik ve kapak tasarımını yapan Nesrin Mete’ye, pozitif matbaacılık adına Mustafa Gültekin’e ve kitabın size en iyi şekilde ulaşması için elinden gelen her türlü çabayı gösteren Editör Meral sayın’a sonsuz teşekkürlerimle…”
Bir kitabın – özellikle araştırma kitabının – nasıl ortaya çıktığını bildiğim için, Sayın Erdoğdu’nun bu teşekkürlerdeki içtenliğini en iyi anlayanlardan olduğumu söyleyebilirim.
AHMET ERDOĞDU’NUN ESERLERİ
Yumurtalık İlçesi demirtaş doğumlu olan Ahmet Erdoğdu, yaptığı araştırmalar ile gündem oluşturmaktadır.
2011 yılında yayınlanan ilk kitabı: “Belgelerle II. Meşrutiyet’ten Tehcire Adana Ermeni Olayları Günlüğü”
2016 yılında yayınlanan ikinci kitabı: “Adana Ermeni Olayları. 5 Adanalı Ne Diyor”
*
Çanakkale Savaşı tarihimizin altın bir sayfasını oluşturmaktadır. Adana’nın katkılarını derleterek ortaya çıkaran Ahmet Erdoğdu şehrimize büyük bir hizmette bulunmuştur.
Mutlaka, durmayacaktır, durmamalıdır. Artık eli kalem ve mürekkebe bulaşmış bizim gibi hastalar koğuşuna düşmüştür.
Kendisi sağ oldukça bu eserlerin devamını merak ve heyecanla bekleyeceğiz.