Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, 2021 yılında yaşanan kuraklığın 2023 yılında da yaşandığını belirterek Marmara Bölgesinde yüzde 53, Ege ve Akdeniz ile İç Anadolu Bölgelerinde ise yüzde 42 ila yüzde 47 oranında yağış azalması olduğunu açıkladı.

“İstanbul’un iki aylık suyu kaldı”

Yağış azalmasının hem barajları, hem de yer altı su kaynaklarını etkilediğini belirten Doç. Dr. Özçelik, “Ülke genelinde yüzde 38’lere varan bir yağış azalması söz konusu. Bu oran en fazla Marmara Bölgesinde. Bu oran yüzde 53. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 42 ila yüzde 47 arasında bir yağış azlığı söz konusu. Yağış azlığı bir yandan bizim yüzeysel akışımızı azalttığı için barajlarımızdaki su seviyesini azaltırken, diğer taraftan da yeraltı su seviyesinin azalmasına sebebiyet veriyor. Özellikle İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde içme suyu temininde zorluklar oluşturacağı açık bir şekilde gözüküyor. İstanbul’da bugün itibari ile yüzde 29,6 civarında barajlarda bir doluluk oranı söz konusu. Bu da İstanbulluların kişi başı 15 metreküplük bir suyunun kaldığı anlamına geliyor. Kayıp kaçakları düştükten sonra iki aylık bir sularının olduğu söylenebilir” dedi.

“Yağış azlığı yüzde 50 seviyelerine ulaştı”

İstanbul’a Melen Barajının bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade eden Özçelik, “İstanbul’un yüzeysel su kaynaklarının başında Melen çayları regületöründen derlenen sular, diğer taraftan da Yeşilçay regületöründen derlenen su geliyor. Bu da doğrudan yağış ile yeraltı su seviyesi ile doğrudan orantılı olduğu için ilerleyen günlerde yüzeysel su temininde zorluklar yaşanacak. Bunun önüne geçilmesi için en büyük katkı Melen Barajının bir an önce tamamlanması. 2023 yılında yaşadığımız bu durum 2021yılında yaşadığımız su yılındaki kuraklığa benziyor. Yağış azlığı yüzde 50’lere ulaşmış durumda. Şu anki geldiğimiz nokta yağış azlığı söz konusu ve kuraklık etkilerinin devam edeceği gözüküyor. Bahar yağışları ile beraber toplam yağışlarda bir miktar kendini derler. Ancak bu şu anlama geliyor. İlk üç-dört ayda yağmamış yağışın bir ayda yağma ihtimali de var. Yani biz bir tarafta kuraklık yaşarken, bir tarafta özellikle şehirlerimizde özellikle şehir altyapısı hazır olmayan şehirlerimizde taşkın etkilerini görmemiz mümkün. Buna da hazırlıklı olmamız gerekir” dedi.

“Ürün rekoltesi ve enerji üretimi düşebilir”

MSKÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, kuraklık ve yağış azlığının devam etmesi durumunda hem sulama kaynaklı ürünlere, hidroelektrik santrallerinde enerji üretimi düşüşüne ve orman yangınlarını tetikleyeceğini açıkladı. Özçelik, “Yağış azlığı ve yüksek sıcaklıktan kaynaklı kuraklık etkileri sadece içme suyu temininde zorluklar oluşturmayıp, diğer taraftan da sulama suyu ve enerji ihtiyacında iklim değişikliğinin oluşturduğu diğer etkenlerde de önemli rol oynayacağı gözükmektedir. Özellikle sulama suyu temininde barajlardan ve göletlerden sağlandığı alanlarda barajlardaki ve göletlerdeki su seviyesinin azalması o bölgedeki ürün rekoltesinde ciddi anlamda düşüşe sebebiyet verecektir. Büyüme evresinde beslenemeyen ürünler rekolte kaybına yol açacaktır. Barajlardaki su seviyesi ile su yüksekliği doğrudan enerji üretimini etkilediği için enerji üretiminde de düşüşlerin meydana gelmesi bekleniyor. Diğer taraftan sıcaklıklar yaz aylarında düşük nemle birleştiği zaman ülkemizin kıyı şeritlerinde orman yangıları oluşmasına elverişli bir ortam hazırlıyor" dedi.